Şimdi anlayamadığım birkaç mevzu var. Bunlardan birincisi, son günlerde artan Osmanlı popülarizmi. Osmanlı’ya dair her şey “moda” olmuş durumda.
Cuma günü, 2 adet önemli sınavım var, bir yandan laboratuardan örnek almam gerekiyor. Marmara Üniversitesi, “yayılma” politikasını abarttığı için, fakültemizin 4 binası var ve özellikle laboratuarımızın binası kampüsün diğer ucunda! Diğer sınıfların da sınavları var, dolayısıyla hocalar da sürekli farklı yerlerde. Bir sınıfa gidiyorum, sınava giriyorum, hocayı bulmak için bina bina dolaşıyorum, lab.a gidip geliyorum derken fenalıklar basıyor tabii bana. Tüm bunlar olurken de, yemekhanenin tamamını kaplayan (yemekhane 6 katlı) bir Fatih Sultan Mehmet afişi ve Osmanlı bayrakları. Arka fonda da tabii ki mehter marşı ve çeşitli ilahiler. Fetih kutlamaları kapsamında Fatih Sultan Mehmet’in afişinin asılmasını anlayabilirim, ancak Osmanlı bayrağı da neyin nesi?
Hadi biraz analiz yapalım. Güller dağıtıp ilahiler söyleyen güruh kızlı erkekli bir grup. Savunduğunuz Osmanlı yönetimi süresince, siz 12 senelik eğitiminizin ardından bir de üniversiteye gidebilecek miydiniz? Böyle özgürce sokakta dolaşıp, erkeklerle aynı sınıfta okuyup, aynı organizasyonlarda görev alabilecek miydiniz? Mezun oluşunuzun ardından bir işte çalışabilecek miydiniz? Elbette hayır. O zaman bu “özgürlük” söylemleri ile “Osmanlı” çığlıkları, kendi içinde çelişmek değil de nedir sorarım size? Bazı hayalperest insanlar, Osmanlı türevi bir yönetim kurulduğunda, bundan 500 sene öncesinin şatafatlı günlerine dönebileceklerini zannediyorlar. Oysa anlamalılar ki mesele yönetim değil. Her zaman, olay insanlarda bitiyor. Osmanlı’nın yıkılışına sebep olan şeyin, tembellik, umursamazlık ve tamamen Batı’ya arkamızı yaslamak olduğunu unutmamak gerek. Şimdinin Türkiyesi ile 17. yüzyılın Osmanlısı arasında bir fark göremiyorum. Nasıl mı?
Karlofça Anlaşması, genel olarak Osmanlı’nın gerileme başlangıcı olarak sayılır. Toprak kaybetmeler, otoritede gerilemeler başlamıştır. Bunun dışında, batılı ülkeler teknolojik ve sosyal alanlarda inanılmaz bir ilerleme kaydederken, Osmanlı hala yarım bir millettir. Yarım çünkü, erkekleri savaşta olan ülkenin, kadınları cahil ve evlerinde yaşamaya mahkumdur. Oysa savaşan erkeklerden geriye kalan ülkeyi, sadece ve sadece kadınların eğitimi bile kurtarabilirdi. Osmanlı bunu göremedi. Derken, diğer ülkelere yetişemedi. Üretmek yerine ithal etmeyi tercih etti. Zamanla dilinde, kültüründe gelen değişimlere mali boyun eğmeler de eklendi. Dört bir yanda çıkan isyanları bastıramadı. Batılı ülkelerin illegal bir hükümdarlığı söz konusuydu ve 1. dünya savaşı da ülkenin dağılmasına bir nevi bahane oldu.
Tanıdık geldi mi sizlere de?
addictiveistanbul 
İyi pazarlar diliyorum..:)) öncelikle seni bu duyarlılığın konusunda içtenlikle kutluyorum. yakın geçmişe baktığımızda dikkat edilirse ÖNCE avrupada karışıklık katliam,sonra domino taşları gibi kuzey afrika ülkeleri,ardından güneyimiz aslında farkında değiller Osmanlıdan kalan son toprak parçasınıda parçaladıklarında tamamen bitirececekler onlar için tam bitmeyen konular var.. buradaki bir kaç beyni tatilde insanımızda sanıyorki Osmanlıyı diriltecek bir şeyler yapıyoruz..
valla osmanlıdan hiç hazetmedim halende hazetmem, yemiş içmiş sefa içinde yaşamışlar bana ne karları var gördükçe deliriyorum
özellikle üniversitede gördüğüm, kendini illa bir şeyin savunucusu olmak zorunda hisseden tipler daha neyi savunduklarını bilmeden bu tarz işlere kalkışıyorlar ya anlam veremiyorum gerçekten.tamam Osmanlı zamanına göre başarılı bir imparatorluktu, ama bitti. Türkiye Cumhuriyeti var artık. Neden önümüze bakmamız gereken yerde illa Osmanlı diye sayıklıyoruz?
Buram buram tarih ve günümüz kokan bir yazı olmuş! 🙂
rosemary; değil mi. Ben pek çoğunun piyon olduğunu düşünüyorum aslında. Zaten belli şeyleri empoze eden bir grup var, kalan çoğunluk da onlara uyuyor. İyi pazarlar size de:)
Pilli petro; bazı konularda Osmanlı'nın üstünlüğünü reddetmek yanlış olur ama ben böyle diriltilmeye çalışmasının cidden komik olduğunu düşünüyorum.
birgünlük; işte ben de onu anlayamıyorum. Hani, madem diretiyorsun, git o zaman evinde otur, Osmanlı dönemine göre yaşa? O da yok. O zaman ne işin var üniversitede değil mi.
Modafobik; ikisini karıştırdım 🙂
Marmaralıların hepsi blogger olmuş anam. Rektörlük duysa bu işe ne der? 😀
Önce okuldaki bilgisayarlardan blogspota erişimi engeller, sonra blogspotla ilgili bir şey söyleyip yeniden yasaklatılmasıyla uğraşır bence :)) Sen de mi Marmara?
haklısın valla. bazıları, kendini türk değil osmanlı görüyor. bunu anlamak çok zor. bir de sahiden ne bu fatih hayranlığı başladı. seviyoruz tabii adamı da ne bu yani. vardır hepsinin bir nedeni 🙂
heey aynı anda yazmışız yine. ders çalıştığını düşünüyordum 🙂
Vardır tabii. Ama bize de anlatsınlar biz de bilelim ona göre eleştirelim o zaman. Eleştirilmeye gelemiyorlar. Rosemary'nin yorumunu okudun mu. Demek istediğimi ne güzel anlatmış 🙂
Ders çalışıyordum, bir bloga uğrayayım dedim. Sonra da sana uğradım, baktım yorum yaptım. Sen de beni görüp yazdın sanmıştım :))
hayıııır senden önce yazdım ben. dur bakayım saatlere.
Bence aynı anda yazmışız:) Ben senin blogdan çıkıp kumanda paneline girince gördüm çünkü yorumunu. Vay be:)
yok yaaa saatlere baktım.seninki 20.09 benimki 20.10. ikimizde aynı anda yazıyormuşuz. sen daha önce göndermişsin ama.okurum diğer yorumları.:)
Oku bakalım. Yayınlama saatinde değilsin sanırım?:)
🙂 yok yeaaaa :)bikaç blog okuyim dedim. aynı anda iki iş olanaksız benim için. az sona.:)
Senin şu halin beni öldürüyor 🙂 Hadi inanırsak gibi olma da, ne bileyim, en azından aynı anda iki işcik olsun bari 🙂
:):):)she&him-in the sun.dinliyorsun.:)
Tamam dinleyeyim. Sen de eyes on fire-blue foundation o zaman 🙂
pikiki fabrika kızı.fabrikada tütün saraaar.:)
Hahah :))Ay valla öyle olucam bu yaz. Bir de Tuzla'da fabrika. Acil bir çözüm bulmazsam, her sabah 5te kalkmak zorunda kalacağım!
işte öle sen de bir işçi gibi olursun sosyal bilincin biraz daha artar artık ne yazılar yazarsın makedonya ve bosnadan sonra. önce bosna ama sona faprika. faprika yazı dizisi. saat beşte yollara düşer. çıkını yanındadır. serviste "aldırma gönül aldırma"yı söler. babetleri deliktir. 🙂
Ay nasıl güldüm bu yoruma ya :))Düşünsene yazın sonunda evrim geçiriyorum, tamamen farklı bir insan oluyorum falan. Konuşmam bile bozuluyor :))
haydeeeee iş başına dersin. abe kızlar haydeee 🙂
:))Vallahi ne güldüm gece gece. O zaman blogu da bırakırım ki. Tarlalara koşarım :))
Hay agzina saglik, durumu cok guzel ozetlemissin. Her yerde fetih yili afisleri, bir yerde uc kisi toplanip eylem yapsa ellerinde Osmanli bayraklari. Ayni seyi ben de merak ediyorum Ataturk olmasaydi biz bunlari dile getirebilir miydik? Millet zannediyor ki Osmanli devam etseydi, simdi butun ulkelerin hakimi olacaktik. Sadece bu tarz insanlara diyorum ki "Gec bunlari…"
Evet. Herkes Osmanlı'yı yükseliş döneminden ibaret zannediyor. Her zaman, geniş topraklar ve refah olacağını hayal ediyorlar. Osmanlı'nın Batı'nın kuklası durumuna düştüğünü hatırlayan yok. İronik gerçekten.
selam mike,merchantalism die bişi var aslında ama baya bi efor lazım buraya yazmak için :).Şimdi o dönemle ilgili iki durum var yukarıdakiyle alakasız,1-) 12 sene okumıcaktık ki zaten, 5 senelik müfredat var zaten :p. 10 yaşında ata binip ok atıp, 15 yaşında evlenip,30 unda ölcektik gripten.2-) İnsanlar "şatafatlı" diyince sanıyorlar ki kendileri o sarayın falan içinde olacaklar. Ya hu sen halksın, bugün cumartesi akşamı napıosun? bara gidiosun sinemaya gidiosun, hah işte o "şatafatlı" dönemde de, ya bara gidecektin kımız içmeye ya da hacıvat karagöz izlicektin.heh.
Cık, yani demek istediğim, şimdi Osmanlı olsa mesela. 12 sene olsa okul yine, İran'ı düşün, kadınlar yine okuyamazdı. "olsa" diyorum yani. Bak doğru diyorsun zaten 30 yaşında ölecektik :DBir de o olay var. Hakikaten, sanki herkes metrelerce kumaşlardan kıyafetler giyip lalalarla büyüyormuş gibi. O dönemde kımız içmezlerdi de şerbet içerlerdi, onu da evinde. Erkeklere serbest tabii, 3. 4. karılarının evlerinde de içebilirlerdi 🙂
niyedir bilmem hiç ilgim olmamıştır osmanlıya karşı, muhteşem yüzyıl mı ne o diziyi bile hiç izlemedim bile merak edip, tarihimizi bilmek ve öğretmek güzel ama bukadarda abartmaya gerek yok sankim …
Aaah ne diyim:D Osmanlı mı kaldı yahu dünya değişti:) Fazla ütopik düşünceler içindeler…
uzaktan davulun sesi hoş gelir tabi :)-hemera
osmanlı'yı yıkan en önemli etkenlerden birisi de zamana ayak uyduramaması yani tutucu dünya bakışıdır. dünya döner ve şekillenirken osmanlı olduğu yere kazık çakmış, değişimi anlayamamış ve bu da türlü sorunları, akabinde yıkımı getirmiştir. şimdi şu eskiye bakıp iç geçirenlere sormalı; yaşadığımız yüzyıl içinde yayılmacı kültürü, bağnazlığı, şişkin egosu, kulluk beklentisi, kadına ve eğitime karşı takındığı önemsemez tutumuyla osmanlı gerçekten var olabilir miydi? ama tam anlamıyla?! aklı başında her beşerin vereceği cevap bellidir ve bir bardak soğuk suyun tam da sırasıdır o vakit.yazın çok güzeldi francesca; kalemine sağlık 🙂
Sylvie; nispeten ben çok severim, çok da araştırırım, ancak yeniden kurmaya çalışmaları, subjektif bir bakış açısıyla davranmaları ve tüm bunları Osmanlı hakkında cidden 3-5 şey bilen insanların yapması komik geliyor bana.
inanırsak; yaa işte gel de onlara anlat:) 100 sene geçmiş ama hala akılları nerede.
hemera; di mi 🙂 keşke birkaç gün Osmanlı'ya dahil olabilselerdi, gerçekten vazgeçeceklerinden eminim:))
mefisto; asıl senin yorumun çok güzel, anlatmak istediğim şeyleri özetlemişsin, teşekkür ederim 🙂 Ben de bunu demek istiyorum. Osmanlı'nın, tek bir kişiye bağlı olan yapısı, baştaki kötüyse devletin de yıkılmasına sebep oldu zamanla elbette. Şimdi kurulsa, yine aynısı olur zira yüzyıllar içinde düzen ve insanların bakış açısı çook değişti elbette.
Başarısız Viyana kuşatmasından sonra Austurya'dan topladıkları dokuma tezgahlarını çalışanlarıyle birlikte istanbula getiren Osmanlı'nın Marmara Üni. Göztepe kampusünde bayraktarları mı var, yazık vala?! Akp bünyesinde siyaset yapan YENİ OSMANLILAR 'neu ottmans' gurubu imgelerini devlet politakasına içselletecek te, osmanlı hanedanını geri mi getirecekler:) Bi-de bu kösnül evrimciler ünversiteli vay benim Cumhuriyetim vayyy… Atasına hakarete göz yuman devlet erkanının beslemeleri bunlar.:) Valla ben acıyorum böyle tiplemelere bunların aileleri de muhakkak medrese eğitimi eğilimcisidir veyahut cumhuriyet döneminin sözde ezilmişleridir(!):)
Ben bundan 100 sene sonra tarihte hakkımızda ne söyleneceğini çok merak ediyorum. Bir tarafta cumhuriyetçiler, bir tarafta ölü bir devleti diriltmeye çalışan gericiler, bir tarafta devleti bölmeye çalışıp isyan çıkaran azınlıklar… Çok yorucu ve karışık değil mi. Ben bu insanların körlüğüne kızıyorum en çok. Bir şey söylediğinde dinlemeye bile lütfetmiyorlar. Kulakları sağır, gözleri kör. Sorma, ezile ezile bir hal oldular. Seçme hakkı aldılar ya, okuma hakkı aldılar ya, eşit statü elde ettiler ya. Daha nasıl ezelim yani di mi!