Monthly Archives: March 2010

>Gallipoli

> Ben küçükken Gelibolu’ya senede 1-2 kere anca gelebilirdik. Geldiğimizde de babaannemin süper yemekleriyle karşılanırdık, evde hamur işi görmeyen bir çocuk için nasıl bir mutluluk..  2. kısımda beni bekleyense babaannemin yaptığı kaymaklar olurdu, her sabah burada köyden süt getiren bir … Continue reading

Posted in gezi, gunce | Leave a comment

>Gelibolu Time

>Bugün bir koşuşturmaca sonucunda ehliyetimi alabildim nihayet ve ilk uzun yol denememi yaptım! Tekirdağ-Gelibolu arası ne kadar uzun sayılırsa o kadar uzun işte:p Haftasonu Gelibolu’dayım. Ektim valla dersleri, dün de T. bizdeydi. Dön sağa dön sola uyuyamıyorum kafayı yedim. Biraz … Continue reading

Posted in gezi, gunce | Leave a comment

>Şizofren gmail

>Gmail yaptı yine yapacağını. Tam bir mail göndereceğim sırayla şunlar çıkıyor karşıma:-İleti konusu olmadan gönderilsin mi?-İletinizde ekliyorum yazmıştınız, oysa ki dosyayı eklemediniz. İleti yine de gönderilsin mi? Son uyarı beni dumurlara sürükledi. Birincisi, ben “bekliyorum” yazmıştım, ikincisi de “sana ne … Continue reading

Posted in sinir ve ötesi | 4 Comments

>Histeri

> Laura Lippman’ın adını ilk defa duymuştum. Kitabın kapağını ve adını göz önünde bulundurunca polisiye romanı falan zannediyor insan. Oysa Lippman, daha çok polisiyecilerin kullandığı merakı kamçılama/yanıltma yöntemleriyle -bana kalırsa- fazlasıyla duygusal bir roman yazmış. Ama okucuyu yanıltmaya çalışırken kendi … Continue reading

Posted in kitap | Leave a comment

>Mavi mavi mavi mavi

> Bugün sabahın köründe bilimum devlet dairesiyle boğuştuğum ve bir Bağcılar’daki bir Cağaloğlu’ndaki SGK’larla uğraştığım için lacivertten nefret ettim. Eminönü’nden Kadıköy’e giderken o denizin yeşilimsi mavisini çok sevdim. Ömrümü çürüten 1200 sayfalık “temel üniversite kimyası” nın kapak rengi yüzünden lacivertten bir … Continue reading

Posted in ilginc | 6 Comments

>Teen Club

>Şuan dakikalar boyunca ekranı tuhaf bakışlarla süzesim var.MTV’de Teen Club diye bir program varmış; evet şuanda tam karşımda.Aman Allah’ım görmelisin, o kadar komik ki. Şu Sweet 16’den bile berbat. Onda en azından biraz ihtişam araba maraba vardı. Bunda zavallı yavrucuklar … Continue reading

Posted in ilginc, televizyon | 2 Comments

>Gastrit olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu.

>“Şimdilik” gastrit olduğunu öğrenen bir insan olarak ilk günüm. İlerleyen günlerde reflü olabilirmişim ya da bu durumun benim “hasarlı” kulak-burun-boğaz bölgemden kaynaklandığı anlaşılabilirmiş, sinir sistemimde problem olabilirmiş bla bla bla… İçin karardı di mi? Benim de öyle. Hiç sevmem böyle … Continue reading

Posted in gunce | Leave a comment

>Odysseia’yı Manfred Wöhlcke’den okumak

>Lafa başlamadan; bu ne ilk ne de son tema değişimi :p Değişken bir insan olduğum için bazen her şeyi baştan yapasım geliyor. Her neyse, dün hayatımda yalnızca 2 kere gördüğüm bir “kuzenimin” nişanına katılmak zorunda olduğum için hiçbir şey yazamadım … Continue reading

Posted in kitap | 2 Comments

>New York; i love you

>Yine mide bulantısından şikayetçi olarak sabahki derse gidemediğimden (yine bir cuma günü olduğunu hatırlatırım) size bişi anlatıcam. Bişi anlatmıcam hayır, bi film anlatıcam.(Bu cümle Turkcell’in ısrarla gençlerin dili olduğunu düşünerek kullandığı reklam cümlelerinden..) Beroyla geçen hafta New York : i love you’yu … Continue reading

Posted in film | 7 Comments

>Veda

>Alışveriş merkezlerinde gördüğüm ağlak insanların Veda’dan çıktığını anlamam için ancak filmi izlemem gerekti. Ne desem bilmiyorum ki.. Bu kadar nankörün yaşadığı bir ülke için ölüme koşanları gördükçe canım acıdı sadece. Sokakta, okulda, orda-burda rastladıkça omuzlarından tutup sarsmak geliyor içimden: -Gerçekten … Continue reading

Posted in film | 2 Comments